Latince kökenli olan patent kelimesi açıklık anlamına gelmektedir. Terimsel anlamı ise teknik bir probleme teknik bir çözüm getirmektir.
Kavram Türk hukukuna ve Türkçeye ilk kez 1879 yılında yayınlanan İhtira Berat’ı Kanunu’nda İhtira Beratı olarak kullanılmıştır. İhtira icat etmek demek iken berat ise en temel tanımıyla imtiyaz sağlayan belge demektir.
Buluş belgesi veya patent, ürün veya buluş sahibine, icat ettiği ürünün satışı, pazarlanması, çoğaltılması, bir benzerinin üretilmesi gibi alanlarda ayrıcalıklar getiren resmî bir belge veya unvandır. Geleneksel terminoloji ile sınaî mülkiyet haklarının içinde önemli bir yer tutan “patent hakkı”, özellikle teknoloji transferinin aracı olan, maddi olmayan bir mala ilişkin haktır.
Patent ülkemizde Sınai Mülkiyet Kanunu’nun Patent ve Faydalı Model başlıklı Dördüncü kitabında 82 ila 145. maddeleri arasında düzenlenmiştir.
Kanunda; “Teknolojinin her alanındaki buluşlara yeni olması, buluş basamağı içermesi ve sanayiye uygulanabilir olması şartıyla patent verilir.” denilerek hem patentin tanımı yapılmış hem de patent verilmesinin şartları belirtilmiştir.
Dar anlamda patent, mevzuattaki şartları taşıyan bir buluş için verilen yazılı belgeyi ifade etmektedir. Bu yönüyle patent, yalnızca buluşu ve sahibini belirleyen maddi bir unsuru nitelendirmektedir.
Geniş anlamda patent kavramında ise patent, bir hak olarak ele alınır ve patent sahibine ait tüm yetkileri içeren genel bir hak kategorisi anlamındadır.
Patent tescili patentin korunmasını sağlayan, buluş sahibini koruyan bir sistemdir. Konuyla ilgili olarak “Adım Adım Patent Tescili” başlıklı yazımıza bakabilirsiniz.
Buluş Nedir?
Patentin konusunu buluş oluşturur ancak buluş kavramı kanunda tanımlanmamıştır. Söz konusu kavram mahkeme kararları ve doktrinde tanımlanmıştır. Üzerinde anlaşılabilmiş bir tanım bulunmamakla birlikte en kısa şekilde buluş bir problemin çözümüne ilişkin teknik kural olarak tanımlanabilmektedir.
Türk Dil Kurumu ise buluşu “İlk defa yeni bir şey yaratma, icat” ve “Bilinen bilgilerden yararlanarak daha önce bilinmeyen yeni bir bulguya ulaşma veya yöntem geliştirme” olarak tanımlamaktadır.
Bu tanımlardan ilerleyecek olursak bir buluştan bahsetmek için öncelikle sorunun çözümünün teknik alana ait olması gerekliliğinden bahsetmek gerekmektedir.
Buna ek olarak buluşun tekrarlanabilir olması gerekliliği de göze çarpmaktadır. Çözümün tesadüfi olmaması, her seferinde aynı sonucu vermesi gerekmektedir. Kaldı ki, bir daha tekrarlanma ihtimali olmayan ya da az olan bir sorunun ortadan kaldırılması için emek harcanması da ticari açıdan değerlendirilebilir değildir ve bu sebepten korunması da gerekmemektedir.
Kanunda buluşun tanımı yapılmamış olmasına rağmen patent verilebilirlik şartları belirlenerek patentin konusu olan buluşun da olması gereken özellikler belirlenmiştir.
Buna ek olarak kanunda buluş niteliğinde sayılmayan ve bu sebepten ötürü patent korumasından faydalanamayacak olan yenilikler sayılmıştır. Bunlar;
- Keşifler, bilimsel teoriler ve matematiksel yöntemler
- Zihni faaliyetler, iş faaliyetleri veya oyunlara ilişkin plan, kural ve yöntemler
- Bilgisayar programları
- Estetik niteliği bulunan mahsuller, edebiyat ve sanat eserleri ile bilim eserleri
- Bilginin sunumu
Dolayısıyla kanunen akıllı telefon uygulamaları, bilgisayar programları, internet sitesi tasarımları, edebiyat ve sanat eserleri gibi yenilikler patent ile değil fikri mülkiyet hukuku uyarınca eser olarak korunacaklardır.