
IoT, Internet of Things’in kısaltmasıdır ve dilimize Nesnelerin İnterneti olarak geçmiş olmasına rağmen ağırlıklı olarak kısaltma haliyle kullanılmaktadır.
IoT, tüm dünyada veri toplayan ve paylaşan, internete bağlı olan nesneyi genel anlamda ifade etmektedir. Çiplerin erişilebilir hale gelmesi ve kablosuz, mobil ağların yaygınlaşması sayesinde, hap kadar küçük bir nesne de, uçak kadar büyük bir nesne de IoT’nin bir süjesi haline gelebilir.
Tüm bu farklı nesneleri birbirlerine bağlayarak, bunlara sensörler ve bir miktar yapay zeka ekleyerek bunların gerçek zamanlı veri iletmelerini sağlanmaktadır.
IoT, çevremizdeki dünyanın dokusunu daha akıllı ve daha duyarlı hale getirerek dijital ve fiziksel evreni birleştirmektedir.
Günümüzde IoT; üretimden tarıma, taşımacılıktan inşaata, enerjiden doğayı korumaya kadar hem günlük hayatımızda hem de iş dünyasında kullanılmaktadır. IoT sayesinde günlük hayatta kullandığımız eşyaların sürekli olarak internete bağlı olmasıyla işlerimizi kolaylaştıracak birçok şey yapılabilir.
IoT’nin Tarihi Nedir?
Temel nesnelere internet, sensör ve yapay zeka ekleme fikri 1980’lerde ve 1990’larda da gündeme gelmesine rağmen bu dönemlerdeki teknolojik yetersizlik yavaş bir ilerleme yaşanmasına sebep olmuştur. Bu dönemde, çipler çok büyük, maliyetli ve hantaldı, buna ek olarak nesnelerin etkili bir şekilde iletişim kurması teknolojik imkansızlıklar nedeniyle mümkün değildi.
IoT’nin tam olarak hayatımıza girmesi, tek kullanımlık olacak kadar maliyetsiz ancak yeterince hızlı olan işlemciler ve hücresel ve/veya kablosuz ağların kullanılabilmesi ile mümkün oldu. Bunlara ek olarak, her cihaz için özel IP adresi verilebilmesini mümkün kılan IPv6’nın benimsenmesi de IoT’nin hayatımıza girebilmesi için gerekli bir adımdı.
Internet of Things kavramı ilk kez Kevin Ashton tarafından Procter & Gamble’da yaptığı bir sunum sırasında 1999 yılında kullanılmıştır.
Kavramı ilk kullanan Kevin Ashton, 2009 yılında yayınladığı bir yazısında ise aşağıdaki ifadeleri kullanarak konunun önemine dikkat çekiyor.
Bizden herhangi bir yardım almadan topladıkları verileri kullanarak, nesneler hakkında bilmeniz gereken her şeyi bilen bilgisayarlarımız olsaydı, her şeyi izleyip sayabilir ve israfı, kaybı ve maliyeti büyük ölçüde azaltabilirdik.
IoT’yi “basitçe İnternet’e insanlardan daha fazla nesnenin bağlanması” olarak tanımlayan Cisco Systems, IoT’nin 2008/2009 yılları arasında internete bağlı olan nesne sayısının insan sayısını geçtiğini belirtmektedir. 2003’te 0,08 olan internete bağlı insan/cihaz oranı 2010’da 1,84’e yükselmiştir.