Kovid-19 salgını ile işçi-işveren ilişkilerinde gündeme gelen soru(n)lardan birisi de telafi çalışmasının ne olduğu… Bu yazımızda telafi çalışmasının; mevzuattaki yerini, şartlarını, uygulamasının ne şekilde olabileceğini ve özelliklerini inceledik.
Telafi çalışması Kanun’da; zorunlu nedenlerle işin durması, ulusal bayram ve genel tatillerden önce veya sonra işyerinin tatil edilmesi veya benzer nedenlerle işyerinde normal çalışma sürelerinin önemli ölçüde altında çalışılması veya tamamen tatil edilmesi ya da işçinin talebi ile kendisine izin verilmesi hallerinde, işçinin çalışmadığı bu sürelerin telafisi için işçiye yaptırılacak çalışma olarak tanımlanmıştır.
Bu tanımdan hareketle Kovid-19 salgını süresince işi duran, iş yeri tatil edilen, normal çalışma süresi önemli ölçüde azalan ya da işçi tarafından talep edilip işçiye izin veren işverenler, işçinin çalışmadığı süreler için telafi çalışması yoluna başvurabilecektir. Ancak bunun da belirli şartları bulunmaktadır. Telafi çalışmasının şartlarının ve özelliklerinin mevzuatta aşağıdaki şekilde çizildiği görülmektedir.
- Telafi çalışması yaptıracak işveren; bu çalışmanın İş Kanununun 64. maddesinde sayılan nedenlerden hangisine dayandığını açık olarak belirtmek, hangi tarihte çalışmaya başlanacağını, ilgili işçilere bildirmek zorundadır.
- Telafi çalışması, kaynağını oluşturan zorunlu nedenin ortadan kalkması ve işyerinin normal çalışma dönemine başlamasını takip eden 4 ay içerisinde yaptırılır. (Esasen Kanun’da bu süre 2 ay olarak belirlenmiş olup, 25.03.2020 tarihinde 4 ay olarak değiştirilmiştir.)
- Telafi çalışması, günlük en çok çalışma süresi olan 11 saati aşmamak koşulu ile günde 3 saatten fazla olamaz.
- Telafi çalışması, tatil günlerinde yaptırılamaz.
- Kanundaki hükümlere aykırı biçimde davranan işveren açısından her bir işçi için idari para cezası öngörülmüştür.
Bu konuda son olarak belirtmek gerekir ki, Kanun’a uygun bir şekilde telafi çalışması yapan işçiler, bu çalışmalarından dolayı fazla mesai ücreti talep edemeyecektir.