Mutfak

Parkinson Yasası Nedir?

Daha önce yazdığımız “Pareto Prensibi nedir?” yazımızda zamanımızı nasıl daha verimli kullanabileceğimiz hakkında bilgi vermiştik. Parkinson Yasası da bu konuda Pareto Prensibi’nin tamamlayıcısı olarak düşünülebilir. Parkinson Yasası kim tarafından ve nasıl ortaya çıkmıştır öncelikle buna bakalım. Parkinson Yasası ilk olarak Cyril Northcote Parkinson’un Ekonomist dergisinde 1955 yılında basılan hiciv yazısının ilk cümlesi olarak ortaya çıkan şu özdeyiştir:

Bir iş, daima, bitirilmesi için kendisine ayrılan sürenin hepsini kapsayacak şekilde uzar.

Cyril Northcote Parkinson, bu söylemi İngiliz devlet memuru olarak devlet dairelerinde çalışırken edindiği tecrübeler sonucunda ortaya atmıştır. Daha sonradan, bu yazı, diğer başka yazılarla beraber Parkinson’s Law: The Pursuit of Progress (Parkinson’un Yasası: Gelişme Arayışı) isimli kitapta toplanmıştır. Parkinson’un bu önerisi yanında iki tane daha temel önerisi bulunmaktadır. Bunlar:

• Giderler, tüm gelirleri karşılayana kadar artar.

• Gündemdeki konulara ayrılan zaman, önemi ile ters orantılıdır.

Bu temel 3 öneri ile Parkinson Kanunu ortaya çıkmıştır. Kanunun genel olarak ortaya çıkışı bu şekilde ve kısaca amacı; zaman yönetimini etkin bir şekilde gerçekleştirilmesini sağlamak. Peki bunu nasıl yapabiliriz? Çok önemli bir işiniz için fazla zamanınızın olması verimliliğinizi düşüren bir faktör olabilir mi? Gelin şimdi bu soruların cevaplarını örneklerle açıklayalım.

Örneğin ilk öneri için; çalıştığınız şirket sizden 1 ay içinde bir sunum hazırlamanızı istedi. Bütün motivasyonunuzla diğer işlerinizi erteleyerek belki de bu işe odaklandınız ve 1 hafta içerisinde sunumunuzu hazırladınız. Kalan günler içerisinde sunumu gözden geçirdiniz ve bir şeyleri değiştirmek istediniz bu da 2-3 gününüzü aldı. Aklınıza başka fikirler geldi, onları da sunumunuza eklemek  istediniz ve bu işlem de yine birkaç gününüzü aldı ve giderek bu işe olan odağınız düşmeye başladı ve siz sıkılmaya başladınız. Daha çok detaylara indiniz ve artık küçük değişimler bile yapmak saatlerinizi almaya başladı ve bu sunumu hazırlamak için ertelediğiniz işler de sizi rahatsız etmeye başladı. Hazırladığınız sunumdan da memnun olmamaya başladınız ve bu süreç sizi fazlasıyla yordu. İşte bu noktada Parkinson’ un önerisinin doğruluğu ile karşı karşıyasınız. “Bir işi bitirmek için ne kadar süreniz var ise o işi bitirmek o kadar zaman alır.”

Sunumu hazırlamak için size 1 ay süre verilmişti ve siz en başta hafta içinde sunumunuzu hazırlamışken mükemmeliyetçilik duygusuna kapılarak, sunumda değişiklikler yapıp size verilen süreyi doldurdunuz. Mükemmeliyetçilik bizi daha çok detaylara takılmaya ve yaptığımız iş üstünde değişiklik yapmaya iter. Size bir iş verildiğinde kendinize verilen süreden daha az bir süreyi sınır olarak belirlerseniz daha verimli bir çalışma ortaya çıkarırsınız. Kaliteli bir iş ortaya çıkarmak o iş üstünde çok fazla zaman harcamak değildir, ürettiğiniz çıktıdır yaptığınız işin kalitesini gösteren. Bir şeyler yaratmaya çalışıyor ya da bir probleme çözüm arıyorken, saatlerce uğraşıp bir çözüme ulaşamıyorsanız, elinizdeki işi bir süreliğine bırakın ve farklı işlerinize yönelin. Doğru bir sonuca ulaşmak için beyninizi o işten bir süreliğine uzaklaştırın ve yeterince rahatlayıp enerjinizi topladığınızda size verilen göreve devam edin. Bu şekilde yaptığınız çalışmalar daha verimli ve kaliteli bir hale gelecektir.

Parkinson’un ikinci önerisinde, bu kanunun her ne kadar bürokrasiden yola çıkarak oluşturulsa da, bu kanunun harcamaların ya da fiziksel alanların düzenlenmesi gibi yaşamın diğer yönlerinde de kullanabildiğini görebilirsiniz. Bu önerisinde Parkinson ne kadar para kazandığınızın çok da öneminin olmadığını, her zaman için gelir-gider dengesinin bozulmasının zor olduğunu söylemektedir. Örneğin; sabit gelirli bir kişinin geliri arttığında bu durum hanesine artı olarak bir değer yazılacağı anlamına gelmez. Yani ne kadar kazanırsanız, o kadar harcarsınız.
Son önerisinde de Parkinson gündeminizde öne çıkan konuların aslında daha az öneme sahip olduğunu savunmuştur. Yani Parkinson’a göre en az önem arz eden konuların, en çok zaman çalan konulardır. Daha çok ilgi gerektiren görevleriniz veya konular için ciddi bir tutum ve kesin yaklaşımlar gerekmektedir. Bu yüzden bu konular, zaman daha verimli bir şekilde kullanılarak ele alınmalıdır.

Bu önerilerin sonuca ulaştırmaya çalıştığı şey zaman ve para hiçbir zaman yeterli olmaz. Bunun sebebi kaynakların yanlış yollarla yönetilmesidir. Parkinson’un bu soruna çözümü çalışmanızı alt görevlere bölün ve bunları tamamlamak için bir zaman çizelgesi oluşturun. Bu sayede işinizi iki kat daha hızlı bitirebilirsiniz. Hayatınızı daha kaliteli bir seviyeye taşımak ve mükemmel zaman yönetimi ile hayallerinizi gerçekleştirmek için hayatınızda bazı değişiklikler yapmanız gerekiyorsa bu basit ama etkili stratejileri uygulamanızı öneririz.

Etiketler

Benzer Makaleler

4 Yorum

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı