Ne kişisel veriler ne de yapay zeka uygulamaları bugün ortaya çıkmadı. Cahit Arf, “Makine Düşünebilir mi ve Nasıl Düşünebilir” bildirisini sunduğunda yıl 1959’du. Nick Bostrom, “How Long Before Superintelligence?” diye sorarak etik değerleri 1997 yılında tartışmaya başlamıştı bile.
Akıllı sözleşmeler de yeni bir kavram değil. Blockchain teknolojisi ile de akıllı sözleşmelerin yaygınlığı artıyor. Peki, nedir bu akıllı sözleşmeler ve neleri değiştirebilir?
Bu yazıda kısaca akıllı sözleşmeler ile damga vergisine etkisinden bahsettim.
Akıllı sözleşmeler denildiği zaman ilk olarak bir sözleşmenin dijital ortamda gerçekleşmesi akla gelebilir. Oysaki akıllı sözleşme demek elektronik sözleşme demek değildir.
Akıllı sözleşmelerin ilk örneği olarak “vending machine” olarak adlandırılan otomatlar verilmektedir. Söz gelimi bir kahve otomatı, işleyişi itibariyle bir akıllı sözleşmenin işleyişine örnek olarak gösterilebilir.
Akıllı Sözleşmeler mi Uygulayan Sözleşmeler mi?
Akıllı sözleşmelere dair bilinmesi gereken ilk husus, söz konusu sözleşmelerin “akıllı” olarak adlandırılmasının nedeninin sözleşmelerin ifa süreçlerine olan etkileridir.
Blockchain teknolojisinin varlığı ile akıllı sözleşmeler kendi kendine uygulama ve kontrol yeteneği olan birer “bilgisayar programı” ya da “işlem değişim protokol”ü olarak tanımlanmaya başladı.
Temelde sözleşme hukukuna dayanan akıllı sözleşme, yeni bir kavram değil. Günümüzde akıllı sözleşmeler blockchain teknolojisi sayesinde yaygınlığı artan ve sözleşmelerin şartlarının yerine getirilmesini de sağlayabilen birer program durumundadır. Bu nedenle akıllı sözleşmelere uygulayan sözleşmeler demek yanlış olmayacaktır.
Akıllı Sözlemeler Nerede Kullanılabilir?
Akıllı sözleşmelerin kullanım alanını için oldukça farklı örnekler verilebilir. Akıllı sözleşme ile teslimat gerçekleşir gerçekleşmez ödemenin otomatik olarak alınması sağlayabilir ya da döviz kurları aşırı dalgalandığında sözleşmenin kendisi otomatik olarak kurları ‘hedge’ edebilir. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Akıllı sözleşmelerin hangi alanda uygulanabileceği gerek iş dünyasının gerek ise günlük yaşamın dinamikleri ile alakalı.
Nick Szabo, 1990’larda akıllı sözleşme kavramından ilk kez bahsetmiş ve dijital formda tasarlanmış ve tarafların vaatlerini yerine getiren protokol olarak tanımlamıştır. Buradan hareketle, akıllı sözleşmelerin kullanım alanları olarak sözleşmenin tarafları arasındaki güven problemini azaltmaya gereksinim duyulan her alanı söyleyebiliriz. Özellikle uluslararası ticaret ve finans sektöründe büyük kolaylıklar sağlayacağı açık.
Akıllı sözleşmeler ile akreditif kredilerin öneminin azalacağı kolaylıkla söylenebilir. Diğer taraftan alacağın temliki müessesini farklı bir noktaya taşıması da mümkün. Birçok operasyonel maliyeti azaltacak olması akıllı sözleşmeleri daha cazip hale getirmekte.
Diğer yandan sigortacılık faaliyetine ilişkin sözleşmelerde rizikonun gerçeklemesine bağlı ödemeler güvence altına alınabilir. Ayrıca akıllı sözleşmeler, kredi temin eden kuruluşların, ödeme takibini kolaylaştırabileceği gibi NPL oranlarına da doğrudan etki sağlayacaktır.
Sağlık sektöründe veya telif haklarının güvence altına alınmasında kullanılabilecek akıllı sözleşmeler, tahkim sürecini de doğrudan değiştirebilir. Ayrıca, akıllı sözleşmeleri skorlama veri tabanları (kredi skorlama, kira ödemesi skorlama, fatura skorlama vb.) ile birlikte çalıştırılarak yeni bir skorlama sistemi yaratılabilir.
Şu an için akıllı sözleşmelerin hukuk dünyasında ne kadar etkin olduğunu söyleyebilmek güç. Yalnızca koddan oluşan bir sözleşmenin yürürlüğüne dair açık bir yaklaşım söz konusu değil. Diğer taraftan akıllı sözleşmelerin bir uyuşmazlık halinde delil niteliğini haiz olup/olmayacakları da belirsizliğini koruyor. Bunun dışında akıllı sözleşmelerin içerdiği saldırı riski veya kod hatası riski gibi problemler de mevcut.
Peki akıllı sözleşmelerin vergisel durumu ne olacaktır?
Olası Akıllı Vergiler
İlerleyen yıllarda akıllı sözleşmelerin kullanım alanlarının oldukça yaygınlaşması bekleniyor. Türk vergi sisteminde beyan esası uygulandığı için akıllı sözleşmeler daha çok vergi sorumlusundan tahsil edilen vergileri etkileyebilir. Akıllı sözleşmeler, aracı kurumların aradan çıkarılmasına neden olacağı için aracı kurumlar vasıtasıyla tahsil edilen vergilerin akıbetini de gündeme getirecektir.
Akıllı sözleşmeler ile ödemeler otomatik hale geleceği için faturanın düzenlendiği tarih ve fatura düzenine dikkat edilmesi de gerekecektir. Bu sözleşmelere ilişkin bir başka konu ise damga vergisi olacaktır.
488 sayılı Damga Vergisi Kanunu’na göre kanuna ekli tabloda yazılı kağıtlar Damga vergisine tabi olacaktır. Kanunda “kağıtlar” terimi ile ne ifade edildiği de ayrıca tanımlanmıştır. Buna göre kağıtlar terimi ile ifade edilen yazılıp imzalamak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeler ile elektronik imza kullanılmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan belgelerdir.
Bir sözleşme kağıt ortamında imzalanmış ise damga vergisine tabi olacaktır. Bu durumda, gerek elektronik sözleşmelerin gerek ise akıllı sözleşmelerin akıbeti gündeme gelmektedir. Gelir İdaresi Başkanlığı’nca verilen özelgede dijital ortamda düzenlen sözleşmeler ile damga vergisinin doğmayacağı belirtilmiştir. Ancak akıllı sözleşmelere ilişkin olarak nasıl bir uygulama olacağı belirsizdir. Kaldı ki, tahsilatın nasıl yapılacağı sorunu da gündeme gelebilecektir. Diğer taraftan akıllı sözleşmelerin nasıl ibraz edileceği, haliyle damga vergisinin tahakkuk ve tahsilinin nasıl gerçekleşeceği soruları ortaya çıkacaktır.
Şimdilik akıllı sözleşmelerin geleceğini öngörmek oldukça zor olsa da gelecekte bu sözleşmelere uygun yeni vergilendirme modellerinin oluşacağını söylemek yanlış olmaz.